19 Mayıs 2024 Pazar

Norveç Fiyortları: Kiel ve Bergen

 

Balayımızı MSC Splendida gemisinde yapmıştık (bkz. Akdeniz Turu). Aradan yıllar geçtikten sonra Splendida'nın kardeş gemisi MSC Fantasia ile Norveç Fyortlarını gezme şansına da sahip olduk. Gidiş ve dönüş biraz yorucu olsa da güzel bir tatil geçirdik. 

Ankara'da yaşamanın negatif yönünü ne yazık ki yurtdışı seyahatlerinde çok hissediyoruz çünkü Türkiye'nin başkentinden çok az yere direk uçuş var. Anadolu jet de özelleştirilip ajet olmuş ve zaten müthiş olmayan hizmet kalitesi iyice düşmüş, bağlantılı uçuşlarınızı bile sistem eski bahanesiyle bağlamıyorlar. Her neyse konuyu uzatmadan, sabah 7'de İstanbul'dan kalkacak uçağa binmek için Ankara'dan gece 3'teki uçağa bindik. Tabii 3'teki uçağa binebilmek için gece 1-2 gibi havalanına olmak gerekiyordu. O havalananına gitmek için evden 12-1 gibi çıkmak. O gece uyuyamadık başka bir deyişle. 
Ama öğlen, gemiyi  hatırladığımızdan da büyük ihtişamıyla Hamburg'un Kiel limanında bizi beklerken bulunca bütün yorgunluğumuz uçtu. Bu gemi kardeş gemisi ile birebir aynı özelliklere sahip. Turumuz yine 7 gece 8 gündü. Gemi limandan akşam 6'da ayrıldı. Balayında balkonlu kabinin tadını aldığımızdan, bu sefer yanımızda çocuk da olduğundan, yine balkonlu kabin tercih ettik. 
Hatta balkonlu kabinin de görüş engelli olmayanını seçtik çünkü diğerlerinde odanın alanı daha dar oluyormuş ve çocuk yatağı kuşetli trenlerdeki gibi yukarıdan açılıyormuş. Bizimkinde odadaki küçük ikili koltuğu çocuk için yatak yapmışlardı. Her gün değişen bir manzaraya sahip bir odada konaklamak çok keyifli (yukarıdaki fotoğraf odanın balkonundan çekilmiştir). Gemi hareket ettikten sonra yavaş yavaş güneş batmaya başladı. Gün batımında, Danimarka'nın doğu ve batı kısmını birbirine bağlayan, demir yolunun da bulunduğu, 18 km uzunluğundaki zarif Belt asma köprüsünü geçtik . Akşam yemeğimizi ilk oturumda Red Velvet Restoran'da yedik. İlk akşamın "dress code"u "casual"dı. Akşam yemeğinden sonra, geminin 1000 kişilik tiyatro salonundaki danslı müzik gösterisini izledik. Her akşam farklı gösterilerin yapıldığı bu salona girdiğimiz anda bir geminin içinde olduğumuzu tamamen unuttuk. Ertesi gün şanslıyız, çünkü bütün günü ilk durağımız olan Bergen'e gitmek için denizde geçireceğiz. 
Böylece uyumadığımız bir önceki gecenin yorgunluğunu atıyoruz. Sabah 9.30'da gemi, Baltık Denizi'ne giriş yapıyor. Geminin içinde yapılacak bir sürü aktivite ve bar mevcut. Sports barda puzzle yaptık, canlı müzik olan başka bir barda kokteyllerimizi yudumladık, geminin mağazalarında alışveriş, odada dinlenip, balkonda kitap okumaca, hatta balkonda yoga. 
Akşam ise, kaptanın gecesi. Yemekten önce bütün barlarda kokteyl ikramı vardı. Kabinimize her gün gelen gemi gazetesinde denizde geçireceğimiz gün ile ilgili bilgiler mevcut. Gün içinde ilkokulda öğrendiğimiz meşhur Golf akıntısından geçtik. Gemi giderek daha kuzeye doğru yol aldığından, gün batımı saati gece 11'i buluyor. Denizde geçirdiğimiz akşam yemeğinin giysi kodu "elegant". Erkekler için takım elbise, kadınlar için kokteyl kıyafeti zorunlu. 
Kardeş geminin Swarovski taşlarla dizili merdivenlerinde 12 yıl önce çektirdiğim fotoğrafın benzerini çektiriyorum. 









Ertesi günkü durağımız Bergen. İstanbul'dan 2692 km uzaklıktayız. Haziran ayı "pride month" olduğundan her yerde gökkuşağı renginde bayraklar var. Türk rehberin düzenlediği tura katılıyoruz. İlk durağımız Steinsdalsfossen şelalesi. Rehberin bizim için ayarladığı tur otobüsüne binip, müthiş manzaralar eşliğinde şelaleye doğru yol çıkıyoruz. 
Gördüğümüz şelale bu kadar yol gelmeye değmese de, yol boyunca gördüğümüz manzaralar değer. Daha sonra Bergen'in merkezine dönüp, teleferikle şehri kuş bakışı izleyebileceğimiz tepeye çıktık. Yandaki fotoğrafta denizin üzerinde şehrin siluetine karışmış gemimizi görebilirsiniz. 
Daha sonra tepeden baktığımız şehre dönüp, kutu kutu eski Bergen evlerinin olduğu bölgeyi gezdik ve tabii ki son olarak bütün Bergen ziyaretimizin en öne çıkan yeri: Balık Pazarı. Görece küçük bir yer fakat çok şirin. İçeride envai çeşit deniz ürünü görmeniz ve tatmanız mümkün. Rehber, balina ya da geyik etinden yapılan sucuklardan almamızı tavsiye etti. Biz de aldık, eşim çok sevmese de ben bayıla bayıla yedim. 
Geç bir öğle yemeği olarak balık çorbası içtik. Ama çok acıktığımızdan bununla da yetinmeyip koca porsiyon Norveç somonunu da mideye indirdik. Somonun yanında pazarın kendi ürünü olarak şişelediği birayı da tatmayı unutmadık. Norveç'in çok pahalı bir ülke olduğuna değinmeden geçemeyeceğim. Gemide şişelenmiş su paralı, restoran kısmındaki makinalardaki su ise ücretsiz fakat tadı biraz değişik, sanırım deniz suyundan arıtıyorlar. Karaya inmişken su depolayalım dedik ama marketteki suyun gemidekinden daha pahalı olduğunu görünce vazgeçtik. Rehberimiz geminin bütün erzağını, ucuz olduğu için Almanya'da doldurduğunu anlattı. 
Gemiye son dönüş saati 17:30, fakat bizim rehber işini şansa bırakmadığından 4 gibi gemideyiz. Zaten şehri yeterince gezdik, artık bir sonraki günkü durağımız Nordfjordeid'e hazırlanmak için dinlenme vakti.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder