Son durağımız olan Opera Garnier'i hergün sabah 10 ve öğleden sonra 5 arasında gezebilirsiniz. Burayı gezmek için bir iki saatinizi ayırmanız yeterli bence. Giriş ücreti 15 euro, 12 yaş altı çocuklar ücretsiz. Biletleri online satın alırsanız, kapıda sıra beklemek zorunda kalmazsınız. Opera'da çocuklar ve yetişkinler için bulmacalı bir oyun da var. Bunun için ayrıca bilet almanız gerekiyor. Bu gösterişli opera binasında genellikle bale gösterileri düzenleniyor. Dilerseniz gösterilerden birine internetten bilet alabilirsiniz. Biletler kişi başı 115 euro'dan başlıyor. Bina adını mimarı Charles Garnier'den alıyor.
Binaya girdiğinizde sizi çeşitli renklerde mermerden yapılmış ve tiyatronun çeşitli katlarına çıkan çift merdivene ev sahipliği Grand Escalier karşılıyor. Merdivenlerin dibinde, ellerinde meşaleler tutan iki kadın alegorisi seyircileri selamlıyor.
Kırmızı kadife ve altın yaldızlı süslemeleriyle beş katlı oditoryum insanı ilk anda büyülüyor. Oditoryumun tavanındaki resimler 1964 yılında Marc Chagall tarafından yapılmış. Biz salona girdiğimizde, sahne ekibi akşamki gösteriye hazırlanıyordu.
Büyük Fuayedeki aynalar ve pencereler fuayenin geniş boyutlarını daha da vurguluyor. Paul Baudry (1828-1886) tarafından boyanan tavanda müzik tarihinden temalar yer alıyor. Opera'nın küçük bir de kütüphanesi bulunuyor. Paris seyahatimizi Opera Garnier ile sonlandırdık. Tabii ki bu kısa zamanda vakit ayıramadığımız Montmarte tepesi, Moulin Rouge gibi yerler oldu. Yanımızda 9 yaşında bir çocuk olduğu halde Disneyland'a da gitmediğimizi ekleyeyim. Gönlünü almak için ona Champs-Elysees'deki Disney Store'dan Star Wars oyuncakları aldık. Belki yıllar sonra yolumuz yeniden düşerse, göremediğimiz yerlere de vakit ayırabiliriz. Yeniden görüşmek üzere Paris...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder