20 Ocak 2013 Pazar

Marsilya: yine yeni yeniden

Gemi sabah 8'de Marsilya limanına yanaştığında her zamanki gibi kahvaltımızı yapmış, kapıların açılmasını bekliyorduk. Kuş misali geziyorduk. Dün İspanya, bugün Fransa, yarın İtalya... Biz gece kamaramızda mışıl mışıl uyurken hiç farketmeden başka bir ülkede buluyorduk kendimizi. Gemiyle seyahat etmenin en güzel tarafı bu: oteliniz de sizinle birlikte geliyor ve bir yerden diğerine giderken hiç yol yorgunluğu hissetmiyorsunuz... Biz uyandığımızda güneş çoktan doğmuştu (gün doğumu: 6:04 am). Gemi akşam 7'de başlangıç noktamız olan Cenova limanına hareket edecekti. Bu yüzden en geç akşam 6 buçukta gemide olmamız gerekiyordu. Güneş akşam 21:27'de batacaktı. Yani gemimiz Cenova'ya doğru yol alırken güverteden güneşin batışını izleyecektik. Gün içinde havanın 18-28 derece arasında olması bekleniyordu. Daha önceki yazılardan hatırlayacağınız gibi Marsilya'ya bir önceki sene yaptığımız Cote d'Azur gezimiz sırasında gelmiştik. Ama yine de ETS turun düzenlediği tura katılmaya karar verdik. Çünkü bu ekstra tur içerisinde yakınlardaki bir yerleşim olan Aix-en-Provence gezisi de vardı. Bir önceki gelişimizde grev sebebiyle Marsilya'yı gezmeye çok vakit ayıramamıştık. Gezmeye başlamadan önce her zamanki gibi gemi gazetesindeki bilgileri okuduk: "Marsilya, Fransa'nın ikinci büyük şehri ve Provence Costa Azzurra bölgesinin merkezi. Fransa'nın güneydoğu sahilinde yer alıyor. Şehir, Akdeniz kıyısında 37 km boyunca uzanıyor ve yılın 300 günü güneş alıyor. Kışlar neredeyse yok denecek kadar hafif ve yazlar az yağışlı geçiyor. Birçok ressam bu şehirden etkilenmiş: Cezanne, Braque, Derain, Dufy ve Marquet."
Marsilya'da ilk durağımız yandaki fotoğrafta görülen "Palais Longchamp". Burayı sadece dışarıdan görebildik. Burası, güzel sanatlar ve doğal tarih müzesine ev sahipliği yapıyormuş. Müzenin içinde bulunduğu "Parc Longchamp", Fransa Kültür Bakanlığı tarafından görülmesi gereken parklar listesinde yer alıyormuş (http://en.m.wikipedia.org/wiki/Palais_Longchamp).
İkinci durağımız Notre Dame klisesi. Bir sene önceki Marsilya ziyaretinde bu kiliseyi uzaktan görmüş, fakat yukarı çıkıp içini gezmeye vakit bulamamıştık. Bu sefer bu şansa sahiptik :) Kilise yüksek bir tepenin üzerine kurulu olduğu için heryerden görülüyordu. Yukarı çıkınca da haliyle geniş bir manzarayla karşılaşıyorsunuz. Yandaki resimde Marsilya kıyısındaki adalar görülüyor.
Yukarıda ayrıca güzel bir liman manzarasıyla karşılaşıyorsunuz.
Kilisenin içi gerçekten çok güzel. Bu kilise, Neo-Bizans stilinde inşa edilmiş ve gemicilere adanmış. Tavandan aşağıya doğru asılmış bir sürü gemi maketi var. Gemiciler denize açılmadan önce bu kiliseye gelip sağsağlim dönebilmek için adak adarlarmış ve sembolik olarak bir gemi maketi asarlarmış. Kilisenin duvarları gemi resimleriyle ve denizde hayatını kaybetmiş denizcilerin isimleriyle dolu.
Marsilya'ya gelmişken geçen sene şekerleme aldığımız dükkana uğramadan edemiyoruz ve Aix-en-Provence'a doğru yola çıkıyoruz.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder