13 Ocak 2013 Pazar

Barcelona

Sabah 9'da gemi Barcelona limanına yanaştığında biz kahvaltımızı yapmış, geminin kapılarının açılmasını bekliyoruduk. Gemi gazetesine göre güneş sabah 6:23'te doğup, akşam 21:27'de batacaktı. Havanın 22 ile 28 derece arasında olması bekleniyordu. Gemi akşam 6'da demir alacaktı. Bu yüzden herkesin en geç akşam beş buçukta gemide olması gerekiyordu. Hemen gemi gazetesinden Barcelona ile ilgili edindiğimiz bilgileri aktarayım: ""La Rambla" Barcelona'nın merkezidir. Hediyelik eşya dükkanlarından, barlara, restorantlara, tipik Tapas ve ünlü İspanyol sanatına kadar herşeyi bulabileceğiniz ünlü cadde hayatla doludur. La Rambla'dan yukarı doğru 15 dakikalık bir yürüyüş sizi başka bir alışveriş noktası olan "Plaza de Cataluna"ya ulaştırır.
"Sagra da Familia"
"Sagrada Familia" ise büyük İspanyol sanatçı Antonio Gaudi'nin üstün mimari tasarımını temsil eder. Neogotik stilde inşa edilen "Kum Katedral" halen tamamlanmamıştır.
"Casa Batllo"
Mimarın hayat dolu ve olağanüstü mimari işleri arasında ayrıca "Casa Batllo", "Casa Milo" ve tabiiki "Park Güell" vardır.
"Casa Milo"
Bu park orjinalinde 60 evlik bir park-şehir olarak tasarlanmıştır, ancak proje sonunda sadece 2 aile buradan ev satınalmıştır ve bunlardan biri Gaudi'dir."
"Park Güell"
İşte gezmeye başlamadan önce Barcelona ile ilgili edindiğimiz bilgiler bunlardı. Barcelona'da rehberimizin düzenlediği tura katılmak yerine kendimiz gezmeye karar verdik. Bu şehir hakkında gelmeden önce biraz araştırma yapmıştım. Hop on - hop off otobüslerle gezmeye karar vermiştik. Yanlız hesaba katmadığımız birşey vardı: kalabalık. Bizimle birlikte Barcelona limanına 4 gemi daha demirlemişti. Bütün bu gemiler bizimkisi gibi yaklaşık 4000 kişilikti. Yani Barcelona içinde kalan turistler haricinde günübirlik 20000 turist şehre inmişti. Rehberimiz Barcelona limanının yaklaşık 2 buçuk kilometre uzunluğunda olduğunu söylemişti. Biz de yine gemiden otobüs bileti aldık. Bu otobüs bizi geminin önünden alıp şehir merkezine götürdü. Bütün o gemilerden inenler bizim gibi kendileri gezmeye karar vermiş olmalı ki, zaten çok da uzun olmayan günümüzün bir kısmını hop on - hop off otobüs duraklarında kuyruk bekleyerek geçti. Gaudi'nin bütün eserlerini görmeyi başardık fakat Sagra da Familia kilisesinin içine giremedik çünkü gişe önünde çoook uzun bir kuyruk vardı. Sonradan akşam yemeği sırasında öğrendik ki bizim rehberin düzenlediği tura katılanlar, rehber önceden biletleri aldığı için, kilisenin içine girmeyi başarabilmişler. Biraz pişman olduk açıkçası ama iş işten geçmişti. Barcelona ile ilgili izlenimim özetle şöyle oldu: Gaudi Barcelona'ya imzasını atmış, bunu şehri gezdiğinizde hissedebiliyorsunuz ve bu şehri bir günde gezemesiniz! Bunun için en az üç güne ihtiyacımız olduğuna karar vererek şehirden ayrılıyoruz, gelecekte tekrar görüşmek üzere Barcelona...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder