Paris, M.Ö. 3. yy'da Seine nehri üzerindeki en büyük ada olan Ile de la Cite'de Kletler tarafından kurulmuş. Parisililer olarak bilinen ve balıkçı kabilesi olan Keltler, Seine nehri üzerindeki yedi adaya yerleşmişler. M.Ö. 52 yılında bölgeyi ele geçiren Romalılar bu yerleşime Lutetia adını vermiş. Paris'in kuruluş yeri olan Ile de la Cite adasında, günümüzde, Sainte-Chapelle ve Notre-Dame katedralleri gibi görkemli yapılar yer alıyor.
Yıllar önce çatısı yanan Notre-Dame Katedrali hala restorasyon altında ve ziyarete kapalı. Katedralin batı cephesine kurulan merdivenlerde insanlar oturarak, bu cephenin görüntüsünün keyfini çıkartıyorlar. Roma döneminde bir tapınağın bulunduğu alana daha sonra yapılan kiliseler çeşitli sebeplerle yıkılınca, yerine 12.yy'da Gotik tarzında bir katedral yapılmış. Gotik tarzın özelliklerinden olan taştan ince ayaklar, dar kaburgalar ve geniş pencerelere sahip olan katedral, yıllar içinde birçok önemli olaya şahit olmuş. Victor Hugo'nun, Notre-Dame'ın Kamburu eserinde önemli bir rol oynamış, Charles de Gaulle'ün 1970 yılındaki cenaze töreni burada yapılmıştır.
Batı cephesindeki üç taçkapı ve gülpencere arasında uzanan Galerie des Rois'da, Yahuda krallarının betimlendiği 28 kabartma bulunuyor. Orjinal tasvirler Fransa krallarını simgeledikleri gerekçesiyle, 19.yy'da bu heykeller eklenmiş.
Notre-Dame ziyarete kapalı olduğundan turistlerin ilgisi aynı ada içinde bulunan ve yine Gotik tarzda yapılan Sainte-Chapelle'ineydi. Bu sebeple, önünde uzun kuyruklar vardı. Paris'teki 3.günümüzün büyük bir kısmını Lourve müzesinde geçirdiğimizden çok yorulmuştuk. Bu yüzden bu şapeli es geçtik ve yürüyerek geldiğimiz Ile de la Cite'den metroyu kullanarak otelimize geri döndük.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder