30 Ekim 2022 Pazar

Rijksmuseum

Rijksmuseum, Van Gogh Müzesinin hemen yanı başında. İkisinin arasında güzel havalarda insanların yayıldığı çimenlik bir alan var. Bizim gittiğimiz dönemde Rembrant'ın eskizlerinin sergisi vardı. Sergiye ilgi çok fazla olduğundan serginin olduğu bölümü gezmek için belirli bir saat dilimi seçmek gerekiyordu. Her zamanki gibi biletlerimizi internetten aldık ve bir saat dilimi seçtik. Karakalem çalışmaları gerçekten güzeldi. "Rembrandt,  karakalem birkaç çizgiyle, filin buruşuk derisini bize duyurabilen bir büyücü" diyor Gombrich. 
Rembrandt, gerçekçi portreleriyle ünlü bir ressam. Otoportrelerinde bile kendisini göze daha hoş gelecek şekilde çizmeye çalışmamış, olduğu gibi resmetmiş. Bir süre ün ve zenginlik içinde yaşadıktan sonra, düşüşe geçmiş. Hayatının sonunda eski kıyafetleri ve resim malzemelerinden başka bir şeyi yokmuş. Rembrandt'ın başka eserlerini daha önce St. Petersburg'taki Ermitaj müzesinde görmüştük. Rembrandt deyince aklıma hep koyu bir fona çizilmiş, müthiş detaylara sahip ve karanlık, karamsar resimler aklıma geliyor. Rijksmuseum'da görebileceğiniz, Gece Nöbeti eseri, onun en önemli şaheserlerinden. Oldukça büyük olan bu tablonun önü o kadar kalabalık ki ününün hakkını veriyor. 
Rembrandt'tan bir kuşak sonra doğan Hollandalı ustalardan Vermeer van Delft'in eserlerini de Rijksmuseum'da görmeniz mümkün. Vermeer, "çoğunlukla, tipik bir Hollanda evinin bir odasında duran sıradan figürleri işlemiştir. Bunlardan bazıları sıradan bir işe kendini vermiş tek bir figür içerir yalnızca. Örneğin, süt boşaltan bir kadın gibi." Herkesçe bilinen 'İnci Küpeli Kız' da Vermeer'in eseridir ama bu müzede yer almıyor. "Vermeer ile birlikte, janr (günlük yaşam) resmi, mizahi bir çizim olmaktan tamamen kurtulmuştur. Vermeer'in tabloları aslında içinde insan figürü bulunan ölüdoğalardır... Ressam, pencereden içeri süzülen ve bir kumaş parçasının rengini canlandıran ışığı gördüğünde neler hissetmişse, biz de aynı duyguları yaşıyoruz" diyor Gombrich. Vermeer'in favori renkleri olan sarı, mavi, gri ve beyazları başka resimlerinde de görebiliyoruz. 
Çocukla nasıl müze gezdiniz dediğinizi duyar gibiyim. Amsterdam'a gittiğimizde Arda 5 yaşındaydı. O zaman müze gezmeyi şimdikinden bile daha çok seviyordu (korona döneminin etkilerinden biri sanırım, artık evin içindeki konfor alanı terk edip çok fazla dışarda vakit geçirmeyi sevmiyor). Rijksmuseum'da onunla müzenin broşüründeki resimleri bulmaca oynamıştık. Müze içinde gezip resimleri birlikte inceleyerek eşleştirmek çok hoşuna gitmişti.  
Müzenin içinde muhteşem bir kütüphane var ama ne yazıkki sadece uzaktan bakıp fotoğrafını çekebiliyorsunuz. 
Müze içinde ilgimi çeken bir başka eser ise Jean Baptiste Vanmour tarafından yapılan ve Osmanlı'dan birçok insanın resmedildiği eser oldu. Eserin altında her resmedilen kişi ile ilgili bilgi var; Çavuşbaşı, Ağa, Kapıcıbaşı, Sultanın annesi, Sultan III. Ahmet, Sadrazam. Ayrıca Osmanlı'nın egemenliğindeki farklı bölgelerden insanlar da reddedilmiş; Bulgar bir kadın, Yunan bir din adamı, Tinos, Mikonos, Serifos, Kythnos ve Patmos adalarından insanlar, Ermeni bir kadın, erkek, çoban ve asker.

Sonuç olarak, Amsterdam'a gidilirse kesinlikle görülmesi gereken bir müze. İyi gezmeler...

 




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder