Kiev tam bir Avrupa şehri. Kocaman yolları var, apartmanlar çok güzel çünkü şehir merkezindeki eski apartmanların caddeye bakan yüzlerini koruyup, apartmanları yenilemişler. Tarihi dokuyu bozmadan modernleşen bir şehir. Her yerde alt geçit var yayalar için. Bir süre sonra insan alıştığı için merdiven inip çıkmak zor gelmiyor. Zaten bütün alt geçitlerde yürüyen merdiven de mevcut. Ankara gibi saçma sapan üst geçitlerle görüntü kirliliği oluşturmamış belediyeciler. Zaporozhye ve Berdyansk'tan sonra burası farklı bir ülke gibi geliyor. Zaporozhye hava kirliliği olan, yolları bol çukurlu bir sanayi şehri, Berdyansk ise orta çaplı bir sahil kasabası. Kiev'i gördükten sonra Ukrayna ile ilgili düşüncelerimi yenilemem gerekti.
Kiev'de metrolar çok çok çok derinden gidiyor. Yürüyen merdivenler çok dik olmasına rağmen yukardan bindiğinizde ineceğiniz yeri göremiyorsunuz. O kadar uzun bir süre aşağıya doğru iniyorsunuz yani. Ayrıca yürüyen merdivenler bizim burdakilerden daha hızlı iniyor aşağıya, yoksa metroya ulaşmak çook uzun zaman alabilir.
Berdyansk'tan trene binerek Kiev'e ulaşmak mümkün. Ama yol çok uzun olduğu için bütün akşamı ve geceyi trende geçirmek zorundasınız. Bindiğimiz tren yataklıydı o yüzden yolculuk çok yormadı. Trenden iner inmez turist otobüsleriyle bir saatlik bir şehir turu yaptık. Böylece gezeceğimiz yerlerle ilgili ön bilgi almış olduk.
Fotoğrafta görülen yer "St. Michael's Cathedral of Golden Domes". 12. yüzyılda yapılmasına rağmen, Sovyet yetkilileri tarafından 1930'larda yıkıldığı için, Ukrayna bağımsızlığını kazandıktan sonra 2000 yılında yeniden inşa edilmiş (daha detaylı bilgi için: http://en.wikipedia.org/wiki/St._Michael's_Golden-Domed_Monastery)
Buarada fotoğrafta benimle poz veren güzeller güzeli bayan, yengem.
Kiev'le ilgili yazacaklar elbette bu kadar değil. Devamı bir sonraki yazıya artık...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder