24 Şubat 2013 Pazar

Granada - Albayzin



Sabah 6:30 uçağıyla Ankara'dan yola çıktık. İstanbul aktarmalı olarak Malaga'ya uçtuk. Cote D'Azur seyahatimizde uçağımız gece ikide Marsilya'ya varmıştı ve biz bütün geceyi havaalanında geçirmek zorunda kalmıştık. Artık akıllandığımızdan uçak saatlerine dikkat ediyoruz. Düzgün bir saatte gideceğimiz şehirde olmasına dikkat ediyoruz. Saat 13:10'da uçağımız Malaga'ya indi. Malaga havaalanı gerçekten çok büyük. Çünkü Malaga'ya bir saat uzaklıktaki bir mesafede Marbella var. Burası jet sosyetenin yaz tatilini geçirdiği Akdeniz kıyısı yerleşimlerden biri. Bu sebeple yazın Malaga havaalanı oldukça kalabalık oluyormuş. Biz neyse ki Mayıs'ta gittik. Hem hava çok güzeldi hem de çok fazla kalabalık değildi. Biraz önce de söylediğim gibi havaalanı büyük olduğundan bavullarımızı bulmakta biraz zorlandık.
İlk durağımız Granada'ydı. Avrupa'da trenle seyahat etmeye alışmıştık, bize artık kolay geliyordu. Fakat, Malaga - Granada arasını trenle gitmek isterseniz Antequera üzerinden aktarma yapmak ve arada bir buçuk saatten fazla beklemek zorundasınız. Bunun yerine otobüsü tercih edebilirsiniz. www.movelia.es sayfasından otobüs biletinizi alabilirsiniz. Bileti gitmeden birkaç gün önce almakta fayda var. Sistem aslında biraz bizimkine benziyor. Son dakika giderseniz şansınıza bilet bulamayabilirsiniz. Granada havaalanından metroyla Malaga otobüs terminaline gidip buradan otobüse binebilirsiniz yada saatleri size uyuyorsa direk Malaga havaalanından da otobüse binebilirsiniz. Havaalanından kalkan otobüsler daha seyrek olduğundan beklememek için biz Malaga otobüs terminaline gidip, oradan otobüse binmeyi tercih ettik. Metrodan yanlış durakta inmişiz (Malaga center'dan bir önceki durakta inmeniz gerekiyor), o yüzden otobüs terminaline doğru biraz yürümek zorunda kaldık. Ama zamanında otobüse yetiştik. Malaga - Granada arası yaklaşık 1buçuk iki saat sürüyor. Her saatte kalkan otobüs tipi farklı. Bu sebeple saatlere bakarken otobüsün tipine de bakmanızı tavsiye ederim. Mümkünse oturacağınız koltuğu seçebileceğiniz bir otobüs seçin. www.movelia.es sayfasına girerseniz ne demek istediğimiz anlarsınız.

Siz de bizim gibi otel konforu aramıyorsanız, Granada için "El Granado" hostelini tavsiye edebilirim. Hostelbookers'da top choice olarak seçilmiş bir otel. Fiyatı çok uygun, yeri de oldukça güzel. Şirin bir atmosferi var. Üstelik çalışanlar da çok yardmıcı oldular. Gider gitmez işlemlerimizi yapan görevli elimize bir harita tutuşturdu ve gezebileceğimiz yerleri haritada işaretleyerek anlattı. Bu hostelin tek kötü yanı, sabah kahvaltısında kendi bulaşıklarınızı kendiniz yıkamak zorunda olmanız. Tatile geldim bulaşık yıkamak istemiyorum derseniz burada kalmanızı tavsiye etmem.
Otele yerleştikten sonra Albayzin'e doğru yola çıktık. Albayzin, Elhamra'nın kurulduğu tepenin hemen karşısındaki tepedeki yerleşim bölgesinin adı. Aslında haritaya baktığınızda merkeze çok yakın bir mesafede görünüyor, fakat tepe olduğundan biraz yokuş var. Benim gibi yokuş çıkarken kan ter içinde kalan biriyseniz hiç uğraşmayın, otobüs durağından 31 numaralı Albayzin otobüsüne binerseniz tepeye rahatlıkla ulaşabilirsiniz. Dolmuş sizi bir klisenin önünde bırakıyor. Doğru yerde mi indim diye düşünüyorsunuz önce. Kalabalığı izleyip daracık sokaklardan ve merdivenlerden geçtikten sonra muhteşem bir manzarayla karşılaşıyorsunuz. Gitmeden önce bolca araştırma yaptığımdan çok fazla fotoğraf görmüştüm aslında. Ama gerçeğini görmek beni çok etkiledi. Bir masalın içinde hissettim kendimi. Gerçek olamayacak kadar güzeldi ve büyülüydü.
Albayzin'e ulaştığımızda artık akşam olmaya başlamıştı ve karnımız iyice acıkmıştı. Elhamra manzarası eşliğinde kafe-restoran tarzı bir yere oturduk. İlginçtir ki mutfakları akşam 8'de açılıyormuş ve bu sebeple mutfak açılana kadar beklemek zorunda kaldık. Buarada kendimize birer Sangria söyledik ve manzaranın tadını çıkarttık. Saat ilerledikçe güneşin kızıllığı sarayın surları üzerine vurmaya başladı ve bu manzarayı izlemeye gelen insan sayısı da güneşin alçalmasıyla birlikte arttı. Karşı tepenin üstünde Elhamra Sarayı bütün ihtişamıyla duruyordu. Dikkatle bakınca surların üzerinde gezen insanları görebiliyorduk ve ertesi gün biz de o surların üzerinde olacaktık...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder