Kolezyum gerçekten de etkileyici bir yapı. Büyüklüğü ve heybeti karşısında insanda hayranlık uyandırıyor. Kolezyum'a gitmeden önce bir müzeye girmek için yanda görülen bileti almıştık. Aldığımız bu bilet Kolezyum da dahil olmak üzere 9 yere girmemize olanak sağlıyordu. Şimdi adını hatırlamadığım o müze çok kalabalık olmadığı için bileti hiç sıra beklemeden almıştık.
Kolezyum'a gittiğimizde dehşet bir kuyrukla karşılaştık. Tam uflayıp, puflayıp sıra mı beklicez şimdi derken, bu kuyruğun bilet sırası olduğunu öğrendik. Daha önce aldığımız ve Kolezyum için de geçerli olan biletle sırayı baypas ederek rahatça Kolezyum'a girdik. Kolezyum'un içine girdiğimde gerçekten çok heyecanlandım. İşte o meşhur arena burasıydı. Kimbilir ne kanlar akıtılmıştı burda.
Nice filmlere konu olmuştu. Aklıma hemen Gladyatör filmi geldi ve hayallere daldım.
Kolezyum arenasının altında hypogeum bulunuyor. Yani sahnenin altında tuneller var. Bu tunelleri kullanarak hayvanlar ve gösteri yapan kişiler sahneye çıkıyormuş.
Taa o zaman adamlar o kadar güzel bir tasarım yapmışlar ki Kolezyum, izdiham olmadan çabucak boşlabiliyormuş.
Kolezyum'un hemen yanında "Arco di Constantino" var. Aslında bu yapı bir zafer takı. Constantine I'in kazandığı bir savaşın anısına dikilmiş...
24 Nisan 2011 Pazar
Kolezyum'a gideriken...
Roma'daki ikinci günümüzde hedefimiz Kolezyum'du. Roma'nın ara sokaklarını da keşfetmek ve şehrin havasını solumak için toplu taşım araçları yerine yürümeyi tercih ettik. Bu benim için günün sonunda dayanılmaz bir yorgunluk demek ama bütün yorgunluklara da deydi doğrusu. Kolezyum'a doğru ilerlerken yol üzerinde Trajan'ın Sütunu'na, Forum'una ve Marketi'ne uğrayabilirsiniz.
Biraz fotoğraf molasi verdikten sonra Vittorio Emanuele II Anıtı'nı görebilirsiniz. Bu anıt için Roma'nın takma dişleri diyorlarmış. Hakkatten de yerinde bir benzetme bence. Çünkü Forum'un yanında, o eski Roma İmparatorluğu kalıntılarının yanında, gerçekten takma diş gibi duruyor. Anıtın içinde II. Dünya savaşından kalma toplar tüfekler var.
Vittorio Emanuele Anıtı'ndan Campidoglio'ya çıkabilirsiniz. Bu meydana da Michelangelo'nun eli değmiş. Meydandaki hediyelik eşya mağazasından eski Roma paralarına benzer bozukluklar satınalabilirsiniz. Bu paralardan yeteri kadar satınaldığınızdan emin olun, sonra keşke daha fazla alsaydım diye pişman olmayın...
Biraz fotoğraf molasi verdikten sonra Vittorio Emanuele II Anıtı'nı görebilirsiniz. Bu anıt için Roma'nın takma dişleri diyorlarmış. Hakkatten de yerinde bir benzetme bence. Çünkü Forum'un yanında, o eski Roma İmparatorluğu kalıntılarının yanında, gerçekten takma diş gibi duruyor. Anıtın içinde II. Dünya savaşından kalma toplar tüfekler var.
Vittorio Emanuele Anıtı'ndan Campidoglio'ya çıkabilirsiniz. Bu meydana da Michelangelo'nun eli değmiş. Meydandaki hediyelik eşya mağazasından eski Roma paralarına benzer bozukluklar satınalabilirsiniz. Bu paralardan yeteri kadar satınaldığınızdan emin olun, sonra keşke daha fazla alsaydım diye pişman olmayın...
18 Nisan 2011 Pazartesi
Fontana di Trevi
Piazza del Popolo meydanını gezdikten sonra Via del Corso'dan Largo Chigi'ye dönüp ara sokaklara girerseniz Trevi çeşmesiyle karşılaşabilirsiniz. Gece Milano'dan Roma'ya yolculuk yapıp, biraz dinlendikten sonra buraya kadar anlattığım yerleri bir günde gezince insan yoruluyor tabi. Artık dönüş yolumuzda ancak Trevi çeşmesine uğradığımızda akşam olmuştu. Önce insan sesleri sonra su sesini duyduk. Ara sokaklardan böyle devasa bir çeşmeye çıktığımızda çok şaşırmıştım. İnsan o dar ara sokaklardan çıktığında hiç böyle bir manzara beklemiyor. Çeşmeye doğru ilerlerken hani nerde çeşme diye söyleniyor insan.
Söylendiğine göre çeşmeye iki tane bozuk para atmanız gerekiyor. Bir tanesi dileğiniz için, bir diğeri de Roma'ya bir daha gelmek için. Biz tabiiki ikişer tane bozuk para attık. Hala Roma'ya ikinci kez gidebilmiş değiliz. Ama Roma'yı o kadar çok sevdik ki, içimden bir ses Roma'ya bir daha gideceğimizi söylüyor hatta belki birden de fazla :)
Söylendiğine göre çeşmeye iki tane bozuk para atmanız gerekiyor. Bir tanesi dileğiniz için, bir diğeri de Roma'ya bir daha gelmek için. Biz tabiiki ikişer tane bozuk para attık. Hala Roma'ya ikinci kez gidebilmiş değiliz. Ama Roma'yı o kadar çok sevdik ki, içimden bir ses Roma'ya bir daha gideceğimizi söylüyor hatta belki birden de fazla :)
17 Nisan 2011 Pazar
Piazza del Popolo
İspanyol merdivenlerinden sonra Via del Babuino'yu izleyerek Piazza del Popolo'ya ulaşabilirsiniz. Piazza del Popolo, İnsanların Meydanı demek. Bir meydan için oldukça güzel bir isim bence. Çok hoş bir meydan. Meydanın ortasına geldiğinizde ne tarafa dönseniz birbirinden güzel, birbirinden enteresan ve bir o kadar tarihi şeyler görüyorsunuz. Yandaki fotoğrafta Barok ikiz kliseleri görebiliyorsunuz. Meydanın ortasında bir de Mısır obeliksi var.
Yandaki fotoğrafta Pincio tepesini görüyorsunuz. Bu tepeden meydana kuş bakışı bakabilirsiniz. Ama yukarıya çıkmadan önce yanınıza su almayı unutmayın. Çünkü yukarıda yarm litre suyu suyu 4 euroya satıyorlar. İnsan o merdivenleri çıktıktan sonra susuyor haliyle de o parayı vermek zorunda kalıyor.
Pincio tepesine çıktığınızda yine Vatikan'ı göreceksiniz. Zaten ne zaman yüksek bir yere çıksanız Vatikan'ı görmemek imkansız...
Yandaki fotoğrafta Pincio tepesini görüyorsunuz. Bu tepeden meydana kuş bakışı bakabilirsiniz. Ama yukarıya çıkmadan önce yanınıza su almayı unutmayın. Çünkü yukarıda yarm litre suyu suyu 4 euroya satıyorlar. İnsan o merdivenleri çıktıktan sonra susuyor haliyle de o parayı vermek zorunda kalıyor.
Pincio tepesine çıktığınızda yine Vatikan'ı göreceksiniz. Zaten ne zaman yüksek bir yere çıksanız Vatikan'ı görmemek imkansız...
16 Nisan 2011 Cumartesi
İspanyol Merdivenleri
Piazza della Repubblica'dan sonra İspanyol merdivenlerini görmeye gidebilirsiniz. Via XX Settembre'den Via delle Quattro Fontane'ye çıkın. Yol üzerinde önce dörtlü bir çeşme (San Carlo Quattro Fontane), devam ettiğinizde ortasında çeşme olan bir meydan göreceksiniz (Fontana del Tritone). Buralarda fotoğraf molası verebilirsiniz. Ama asıl durağımız Via Sistina'dan Trinita dei Monti'ye ulaşmak. İspanyol merdivenlerine tarif ettiğim yoldan giderseniz, klisenin olduğu, merdivenlerin üst kısmında bulursunuz kendinizi. Böylece klisenin içini gezebilir, Vatikan manzarasını izleyebilir, merdivenlerdeki kalabalığa yukarıdan bir bakış atabilirsiniz. Merdivenler tembellik yapmak için mükemmel. Meydanın ve merdivenlerin ismi, merdivenlerin başındaki İspanyol Büyükelçiliğinden gelmiş. Meydanın etrafında gerçek İtalyan pizzası ve makarnası yiyebileceğiniz güzel restorantlar mevcut. Biraz ara sokaklara dalmak lazım tabi. Ayrıca Roma dondurması yani "Gelato" da yiyebilirsiniz. Sabahları kruvasan, ikindin İtalyan pizzası yada makarnası yedikten sonra dondurmaya pek yer kalmıyordu ama birkaç kere o güzel dondurmanın tadına bakma şansımız oldu. Siz de kaçırmayın derim...
14 Nisan 2011 Perşembe
Piazza della Repubblica
Hostel'deki Türk görevlinin bize verdiği harita olmasa Roma'yı gezmeye nereden başlayacağımızı bilemezdik. Bize verdiği haritayı scan edemeyeceğim ama daha iyisini yapabilirim. Söylediğim haritayı bu adresten bulabilirsiniz: http://www.romaturismo.it/
Tren yolculuğunun ardından, hostelde biraz dinlendikten sonra, gezimize kaldığımız hostele en yakın olan yerle başladık: Piazza della Repubblica.
Bu meydanda, yandaki fotoğrafta görülen, Santa Maria degli Angeli e dei Martiri basilikası var. Anlamı, St. Maria'nın melekleri ve şehitleri demek sanırım. Bu basilika Diocletian hamamlarının içine kurulmuş. Michelangelo,1563 to 1564 yılları arasında hamam yıkıntılarını bir kliseye dönüştürmüş. Açıkçası bu basilikaya Michelangelo'nun elinin deydiği çok belli oluyor. Pope Clement XI, bu basilikaya bir meridyen çizgisi çizdirmiş ve bu çizgi bir nevi güneş saati olarak kullanılmış (daha ayrıntılı bilgi için: http://en.wikipedia.org/wiki/Santa_Maria_degli_Angeli_e_dei_Martiri)
3 Nisan 2011 Pazar
Roma
Ucuz uçak şirketinden aldığımız biletle İstanbul Sabiha Gökçen havalimanından Milano'nun küçük havaalanlarından biri olan Bergamo havalimanına indik. Bergamo havalimanından Bergamo tren istasyonuna gittik. Tren biletlerinin saatlarine trenitalia'nın sayfasından (http://www.trenitalia.com/) bakmıştık zaten daha önce. İtalya'ya gitmeden önce Raytur'dan interrail bileti almıştık. Fazla işe yaradığını söyleyemeyeceğim çünkü bu bilet sadece ayakta seyahat etmenize olanak veriyor. Koltuk satınalmak için ekstra para ödemeniz gerekiyor. Ayrıca interrail bileti kendisi de zaten yeterince pahalı. İtalya gezisi sonrası kabaca bir hesap yaptığımızda, interrail biletine ödediğimiz parayı, koltuk almak yada eurostar trenlerini kullanabilmek için ödediğimiz ekstra paralarla topladığımızda, interrail bileti almadığımız taktirde ödeyeceğimiz paraya eşit çıktı. Yani interrail bileti almak hiçbir fayda sağlamıyor. Hatta bi keresinde ekstra para vermekten bıkıp bilet satan kadına bağırdığımı hatırlıyorum. Neyseki müstakbel eşim beni sakinleştirdi.
Milano'dan Roma'ya giden tren için koltuk satınaldıktan sonra karnımız acıktığı için tren istasyonunun karşısındaki McDonalds'a gittik. Yabancı bir ülkeye geldiğimizi işte o zaman fark ettim. İtalya gezisi için o kadar çok plan yapmıştım ki hatta çıkan birsürü aksilikten sonra biara gidemeyeceğimizi düşünmeye başlamıştım. Planlama sürecinde biraz yıprandık ama McDonalds'a girip sipariş vermeye çalışırken o kadar heyecanlandım ki sanki bütün emeklerime değmiş gibi geldi o an. İşte sonunda başarmıştık, o kadar aksilikten sonra İtalya'ya gelmeyi başarmıştık ve herşey yolunda gidiyordu.
Trenle önce Milano'ya geçtik. Ordan Roma'ya giden trene bindik. Bütün geceyi yolda geçirdik. Roma'ya geldiğimizde hostelbookers'tan (http://www.hostelbookers.com/) ayarladığımız hostel'e gittik. Hostelbookers oldukça iyi bir sayfa. Hostelbookers'dan herhangi bir hostelde yer ayırtıp kaldıktan sonra tatil dönüşü hostelbookers sizden kaldığınız hosteli oylamanızı istiyor. Farklı kriterlere göre oy veriyorsunuz: temizlik, hostelin yeri, çalışanlar, o paraya değer mi vs. vs. Bu sebeple hostelbookers'tan seçtiğiniz hostele gönül rahatlığıyla güvenebilirsiniz. Biz Venedik'te yaşadığımız ufak bir sorun dışında kaldığımız herhangi bir hostelde bir problemle karşılaşmadık. Puanları yüksek olan hostellerin fiyatları da bi o kadar yüksek oluyor tabi orası da ayrı bi konu. Bu sebeple, bütçenize ve beklentilerinize uygun bir hostel seçmelisiniz.
Roma'da kaldığımız hostel (Rossana Guest House) tren istasyonuna oldukça yakındı. Sabah çok erken saatte trenden indik. Hostelin bulunduğu apartmanın önüne geldiğimizde kimseyi bulamazsak aramamız için bırakılan numarayı aradık. İtalya'ya geldiğimizden beri İtalyanların İngilizcelerini anlamakta zorluk çekiyorduk. Müstakbel eşime telefondaki adamın İngilizcesinin anlaşılır olup olmadığını sorduğumda bana oldukça anlaşılır olduğunu söyledi. Kapının önünde beklerken bir adam bize doğru geldi ve iyi bayramlar dedi. O an neye uğradığımızı şaşırdık. Oraya gittiğimiz ilk gün bayrama denk geliyordu ve karşımızdaki bir Türk'tü. Meğer farkında olmadan görevlisi Türk olan bir hostele kayıt yaptırmışız. Türk görevli bize çok yardımcı oldu. Yol yordam öğretti diyebiliriz. Daha önce gelmediğimiz bir ülkede güzel bir başlangıç yapmamızı sağladı. Kahvaltı için yakınlardaki bir patisserie'ye gittik. Türk görevli, İtalyanlar öyle bizim gibi peynir zeytin yemezler kahvaltıda dedi. Onlar kruvasan ve kahveyle yapıyorlarmış kahvaltılarını. İtalya'da yediğimiz kruvasanların ve sabahları içtiğimiz cappucino'nun tadını başka hiçbiyerde bulamadık.
Kahvaltıdan sonra odaya çıktık. Bütün geceyi trende geçirdiğimiz için gezmeye başlamadan önce biraz uyuduk. Ve Roma tatilimize başladık...
Milano'dan Roma'ya giden tren için koltuk satınaldıktan sonra karnımız acıktığı için tren istasyonunun karşısındaki McDonalds'a gittik. Yabancı bir ülkeye geldiğimizi işte o zaman fark ettim. İtalya gezisi için o kadar çok plan yapmıştım ki hatta çıkan birsürü aksilikten sonra biara gidemeyeceğimizi düşünmeye başlamıştım. Planlama sürecinde biraz yıprandık ama McDonalds'a girip sipariş vermeye çalışırken o kadar heyecanlandım ki sanki bütün emeklerime değmiş gibi geldi o an. İşte sonunda başarmıştık, o kadar aksilikten sonra İtalya'ya gelmeyi başarmıştık ve herşey yolunda gidiyordu.
Trenle önce Milano'ya geçtik. Ordan Roma'ya giden trene bindik. Bütün geceyi yolda geçirdik. Roma'ya geldiğimizde hostelbookers'tan (http://www.hostelbookers.com/) ayarladığımız hostel'e gittik. Hostelbookers oldukça iyi bir sayfa. Hostelbookers'dan herhangi bir hostelde yer ayırtıp kaldıktan sonra tatil dönüşü hostelbookers sizden kaldığınız hosteli oylamanızı istiyor. Farklı kriterlere göre oy veriyorsunuz: temizlik, hostelin yeri, çalışanlar, o paraya değer mi vs. vs. Bu sebeple hostelbookers'tan seçtiğiniz hostele gönül rahatlığıyla güvenebilirsiniz. Biz Venedik'te yaşadığımız ufak bir sorun dışında kaldığımız herhangi bir hostelde bir problemle karşılaşmadık. Puanları yüksek olan hostellerin fiyatları da bi o kadar yüksek oluyor tabi orası da ayrı bi konu. Bu sebeple, bütçenize ve beklentilerinize uygun bir hostel seçmelisiniz.
Roma'da kaldığımız hostel (Rossana Guest House) tren istasyonuna oldukça yakındı. Sabah çok erken saatte trenden indik. Hostelin bulunduğu apartmanın önüne geldiğimizde kimseyi bulamazsak aramamız için bırakılan numarayı aradık. İtalya'ya geldiğimizden beri İtalyanların İngilizcelerini anlamakta zorluk çekiyorduk. Müstakbel eşime telefondaki adamın İngilizcesinin anlaşılır olup olmadığını sorduğumda bana oldukça anlaşılır olduğunu söyledi. Kapının önünde beklerken bir adam bize doğru geldi ve iyi bayramlar dedi. O an neye uğradığımızı şaşırdık. Oraya gittiğimiz ilk gün bayrama denk geliyordu ve karşımızdaki bir Türk'tü. Meğer farkında olmadan görevlisi Türk olan bir hostele kayıt yaptırmışız. Türk görevli bize çok yardımcı oldu. Yol yordam öğretti diyebiliriz. Daha önce gelmediğimiz bir ülkede güzel bir başlangıç yapmamızı sağladı. Kahvaltı için yakınlardaki bir patisserie'ye gittik. Türk görevli, İtalyanlar öyle bizim gibi peynir zeytin yemezler kahvaltıda dedi. Onlar kruvasan ve kahveyle yapıyorlarmış kahvaltılarını. İtalya'da yediğimiz kruvasanların ve sabahları içtiğimiz cappucino'nun tadını başka hiçbiyerde bulamadık.
Kahvaltıdan sonra odaya çıktık. Bütün geceyi trende geçirdiğimiz için gezmeye başlamadan önce biraz uyuduk. Ve Roma tatilimize başladık...
2 Nisan 2011 Cumartesi
İtalya gezisi
Aslında İtalya'yı gezme fikri çok farklı birşekilde başlamıştı, çok farklı bir şekilde bitti... Herşey İtalya'ya ucuz uçak bileti bulmamızla başladı. 5 euro'ya dönüş bileti bulunca dayanamadık aldık. Vergilerle birlikte dönüş bileti 25 euro'ya geliyodu. Ucuz etin yahnisi misali bizim dönüş uçağı 2 gün rötar yaptı. Neyseki bu haberi öğrendiğimizde henüz Türkiye'deydik. Biz planımızı iki gün daha uzun kalacak şekilde uzattık fakat bazı arkadaşlara bu uzama uymadığı için onlar biletlerini başka tarihleri kapsayacak şekilde değiştirttiler. Şimdi araştırdığıma göre zaten o charter hava yolu şirketi iflas ettiği için kapanmış. Hatta okuduğum bir habere göre bazı yolcuları da madur etmiş (bkz: http://www.turizmtatilseyahat.com/myair-ucuslari-durduruldu-turk-yolcular-italyada-mahsur-kaldi.htm)
Böylece başlıktaki two-turtles-ontheway macerası başlamış oldu...
Böylece başlıktaki two-turtles-ontheway macerası başlamış oldu...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)