30 Eylül 2012 Pazar

Marsilya

Cote D'Azur gezimiz başladığı gibi maceralı bitti. İlk yazılarımda da anlattığım gibi son iki günü Marsilya'ya ayırmıştık. Ama herşey planladığımız gibi gitmedi. Fransa'da emeklilik yaşı artırıldı ve insanlar bunu protesto etmek amacıyla grev yaptılar. Sabah biz otelden ayrılırken resepsiyonda bir adam giriş yapıyordu. Bize grev olduğunu ve hiçbir tren seferinin yapılmadığını söyledi. Biz nedense adama inanamadık. Valizlerimizi aldık ve tren garına gittik. Gerçekten de bütün seferler grev nedeniyle iptal edilmişti. Valizlerimizle birlikte otele geri döndük. Neyse ki boş oda varmış. Uçağımız ertesi gün Marsilya'dan kalkacağından bir gün daha Cannes'da kalmaya karar verdik.
Ertesi gün herşey normale döndü ve biz trenle Marsilya'ya geçtik. Eşyalarımızı tren garındaki dolaplara yerleştirdikten sonra kenti gezmeye başladık. Marsilya göçmenlerin çokça olduğu bir yer. Bu yüzden etrafta gördüğünüz insanlar Avrupa'da görmeye alışık olduğunuz tiplerden olmayabilir.
Marsilya'da dikkatinizi ilk çeken yapı Notre Dame Kilisesi olacaktır. Vaktimiz çok az olduğundan yukarı çıkamadık ve kilisenin içini göremedik. Şans o ki daha bir sene dolmadan kendimizi yine Marsilya'da bulduk ve kilisenin içini görme fırsatını yakaladık. Ama tabi ki bu kısmı daha sonraki yazılarımda anlatacağım.
Marsilya'nın merkezi liman çevresine kurulmuş. Liman aslında daha çok bir gölü andırıyor. Çünkü limanın ağzı çok kapalı. Buranın denizle bağlantısı olup olmadığını anlayabilmek için limanın denizle bağlantısının olduğu yere kadar yürüdük.
Marsilya'da Fransa'nın başka şehirlerinde de olan   çikolata & şekerleme satan bir dükkanlar zinciri var. İçeri girdiğinizde kendinizi Hansel&Gratel masalındaki cadının evinde hissedeceksiniz. O kadar şekerleme ve çikolatanın içinde hangisini alacağınıza karar veremeyeceksiniz.


Cote D'Azur maceramız Marsilya'da sona erdi. Ama bizimkisi gibi bir Cote D'Azur gezisi yapmayı planlıyorsanız ulaşım noktası olarak Marsilya'yı kullanmayın derim. Çünkü Marsilya Cote D'Azur bölgesine görece uzak kalıyor. Marsilya-Cannes yada Marsilya-Nice arasını hızlı trenle gitmek zorundasınız. Bu hem vakit alıyor hem de para. Hızlı tren biletleri çok da ucuz değil. THY ile Nice'e uçmak böyle bir gezi planı için daha avantajlı. Üstelik kampanyaları yakalayabilirseniz çok da ucuz olabilir.

22 Eylül 2012 Cumartesi

Grasse

Grasse, Cannes'dan 20 km uzaklıkta ve birçok Cote D'azur yerleşiminin aksine deniz kenarında değil. Bu yolculuğu otobüsle yapmanızı tavsiye ederim. Trenle gitmek isterseniz Grasse tren istasyonunda indikten sonra tarihi merkeze gitmek için tekrar otobüse binmeniz gerekiyor. Cannes otobüs durağı Cannes tren istasyonunun hemen önünde. "ligne TAM 600" yazan otobüse binmeniz gerekiyor. Grasse'ye geldiğinizde "Gare Routiere Grasse"de ineceksiniz. Burası zaten tarihi yerleşimin hemen dibinde. Otobüsten inince gezmeye başlamadan önce bir "tourist information"a uğramanızı tavsiye ederim. Çok yardımcı oluyorlar ve size çok faydalı bir harita veriyorlar.
Grasse bir parfüm başkenti. Koku filmini izlediyseniz filmin son kısmında ana karakterin parfüm yapımıyla ilgili birşeyler öğrenmeye gittiği kasaba Grasse. Parfüm fabrikaları belirli saat aralıklarıyla fabrika içinde kısa turlar düzenliyorlar. Bunlara katılabilirsiniz. Bu turlar sırasında parfümle ilgili bilmediğiniz birçok şeyi öğreniyorsunuz. Biz Molinard'ın turlarına katılmıştık. Bu kısa tur fabrika satış mağazasında sonlanıyor ve birbirinden güzel kokular içinden hangisini alsam diye etrafta dolaşmaya başlıyorsunuz. Hediyelik birşeyler almak için harika bir yer.
Grasse'nin birbirinden şık sokakları var. İçinize sindire sindire güzel kokular eşliğinde gezmenizi öneririm. Sonuç olarak Grasse kesinlikle görülmesi gereken bir yer. Yakınlarında iseniz bir gün ayırın derim.