Londra'ya 2016'da Arda'yı bir buçuk yaşındayken annemlere bırakıp gelmiştik. Eşimle yaptığımız buruk bir gezi olmuştu bu, çünkü küçük oğlumuzu evde bıraktığımız için onun yaşlarında çocuk gördüğümüzde hep gözlerimiz doluyordu. Bu seyahatte onun da ilgisini çekebilecek yerler görmüştük. Sonra söz verdik, Arda büyüdüğünde onunla birlikte yeniden gelecektik Londra'ya ve ona da gösterecektik ilgisini çekebilecek müzeleri. Ve aradan geçen 8 sene sonunda yeniden Londra'ya geldik. Tabii ki Arda'yla. İlk defa bir ülkenin pasaport kontrolünden bu kadar kolay geçtim çünkü bütün konuşmayı Arda yaptı. İlk başta pasaport memurunun bunlar senin annenle baban mı sorusuna tereddütle cevap verse de bir süre sonra pasaport memuruyla muhabbeti baya koyulaştırıp, "Daha önce Londra'ya geldiniz mi?" sorusuna, bizi şikayet edercesine annemle babam ben küçükken beni bırakıp gelmişler, benim ilk gelişim şeklinde cevap verdi. Arda, pasaport memurundan gezilecek yerler tavsiyesi de aldıktan sonra geçtik. Daha önce kaldığımız Premier Inn London County Hall'un üç kişilik odaları olmadığından yine aynı bölgedeki Park Plaza County Hall'da kaldık. Fiyatlar Edinburgh'a göre daha uygundu. Otel çocuk dostu, temiz ve güzeldi. Fiyat/Performans oranı da iyiydi bence. Londra'ya çocukla gidecekseniz tavsiye ederim. Waterloo ve Wesminster metro istasyonlarına çok kısa bir yürüme mesafesinde. İlk gün Ankara-Londra uçak yolculuğu da yaptığımız için daha kolay bir program yapmıştık. Otelden sonra ilk durağımız Abbey Road.
Abbey Road metro istasyonundan çıkınca bizi direk meşhur fotoğrafın olduğu kavşağa nasıl gideceğimizi anlatan bir service information panosu karşılıyor, böylece kısa bir yürüyüşle kolayca kavşağı buluyoruz. Bu yaya geçidi fotoğraf çektiren turistlerle dolu. Londra'da yaşayan bir yerel olsam, bu caddeden arabayla geçmeyi tercih etmezdim çünkü bir sağa bir sola geçerek fotoğraf çektiren yayalar yüzünden arabaların geçmesi çok zor.
Abbey Roas Studios da hemen bu kavşakta yer alıyor.Bir sonraki durağımız Regent's Park. Yine kısa bir yürüyüşle, Abbey Road'dan Regents Canal'a ulaşıyoruz. Regent's Park, John Nash tarafından tasarlanmış. bu kraliyet arazisine bir park düzenlenmesini isteyen naip prens IV.George'un adını taşıyor. John Nash, kanalın parkın ortasına kadar uzanmasını istese de çeşitli itirazlar sebebiyle kanal, parkın kuzeyinde kalmış.
Kanal üzerinde dar teknelerle gezi yapmak mümkün. Biz yürüyüş yapmayı tercih ettik. Bu kanalda tekneyle gezerken Ed Sheeran'ın yürüyüş yapanlardan istek şarkısı aldığı videoyu buradan izleyebilirsiniz. Bu teknelerin bazıları da konut olarak kullanılıyormuş. Yürümekten yorulup yolumuza otobüsle devam ettik. Regent's Park'ın kenarındaki yoldan 274 numaralı otobüse binerek Baker's Street metrosuna doğru gittik. İlk günümüz Beatles temalı. Bu sebeple, daha önceki gelişimizde de ziyaret edip, alışveriş yaptığımız London Beatles Store'a yeniden uğradık.