Münih'teki 3.günümüz aslında yarım bir gündü. Öğleden sonra Strazburg'a doğru yola çıkacaktık. Münih'te yapılacak çok şey var. Bu kısa zamanı hangi biri için ayıracağımızı bilemedim. Otelden çıkıp tren istasyonuna gittik. Valizleri oradaki emanet kasalarına kitledikten sonra görece tren istasyonuna yakın olan Neue Pinakothek'e gitmeye karar verdik. Metroyla gidip müzeye biraz yürüdük. Arda'yla ilk defa bir resim müzesine girdik. Neyse ki sıkılmadı ve bize pek sıkıntı çıkarmadı. Ona tek tek resimleri ve hikayelerini anlattım. Ondan sıkılınca birlikte selfie çektik. En son bölümde de zaten bildiği ve çocuk kitaplarını okuduğu ressamlar vardı (bkz.
1001 çiçek yayınları). Bu müzeyi aslında 13 sene önce gezmiştim ama yılların getirdiği olgunluk ve bilgi birikimiyle birlikte ve tabii ki eşim ve çocuğumla gezmek bana ayrı bir keyif verdi.
Özellikle bir Klimt hayranı olarak son bölümde onun da bir eserini görmekten çok mutlu oldum (bkz.yukarıdaki foto). Belki de pazartesi sabah olduğundan müze çok boştu. Rahatça dolaşıp tren saatimiz el verdiği müddetçe resimlerin önünde oyalanarak gezdik.
Londra'da vaktimiz yetmediğinden National Gallery'deki Sunflowers'ı görememiştik. Neyse ki bu müzede görme şansına eriştik.