Nehir turumuzun 6. gününde durağımız Kiji adası. Kahvaltı sonrası Kiji adasına doğru gemiyle ilerlerken kaptanın köprüsünü gezme fırsatımız oldu.
Kiji adası, Onega gölünün kuzeyinde yer alıyor. Yönetim olarak Rusya Federasyonu Karelya Özerk Cumhuriyeti'ne bağlı. Karelya Cumhuriyeti'nin başkenti, Kiji adasına 68 km mesafede bulunan 300 bin nüfuslu Petrozavodsk. Ada ile başkent arasındaki ulaşım deniz otobüsleri ile sağlanıyormuş. Rehberimizin anlattığına göre kışın göl buz tutuyormuş ve ulaşım imkansız hale geliyormuş.
Kiji adasındaki yaşlı nüfus, kışın adayı terk etmek istemediğinden, zor geçen kışlarda, adaya yiyecekler helikopterle yukarıdan atılarak ulaştırılıyormuş. Kiji adasında bulunan Açık Hava Müzesi Unesco'nun dünya kültür mirası listesinde. Bu müzede Rus ahşap mimarisinden önemli örnekler var. Bunların arasında, 22 Kubbeli Ahşap Tecelli Kilisesi ve ahşap Rus köy evleri bulunuyor.
Tecelli Kilisesi, 1714 yılında yapılmış ve hiçbir çivi kullanılmadan sadece balta ve çam ağaçları kullanılarak inşa edilmiş. Balkanlarda olduğu gibi burada da yerel rehber almak zorunlu. Açık hava müzesine girince rehberimiz bizi biraraya topladı ve yerel rehberle tanıştırdı. Şakayla karışık bundan sonrasını size yerel rehberiniz anlatacak ben aradan çekiliyorum dedi. Yerel rehber bozuk bir Türkçe'yle "Merhaba" dedi ve durdu. O an herkes güldü.
Çünkü yerel rehberin Türkçe bilmediğini, sadece "Merhaba" diyebildiğini ve rehberimizin bize şaka yaptığını düşünmüştük. Bunun ardından yerel rehber akıcı bir Türkçe'yle konuşmaya başlayınca ağzımız açık kaldı. Meğer yerel rehber gerçekten Türkçe biliyormuş. Turist mevsiminde adada çalışıp kışın Türkiye'nin güney bölgelerine tatil yapmaya geliyormuş. Kiji'deki kiliselerin içi çok küçük. Bunun sebebi soğukmuş.
Kiliselerin içi küçük olduğunda daha çabuk ve kolay ısıtılabiliyormuş. Kiji adası, dünyada bulunduğum en kuzey nokta. Kuzey kutup dairesine oldukça yakın. Buna rağmen orada bulunduğumuz mayıs ayında olağanüstü bir sıcaklık vardı. Kuzey kutup dairesine bu kadar yakın bir yerde mayıs ayında t-shirtle gezdik. Hatta kafamızda şapka olmadan dışarı çıkamadık.
Açık müzede bulunan köy evlerinin içlerini de gezme fırsatımız oldu. Daha önce de söylediğim gibi kışın bu bölge çok soğuk olduğundan yataklarını, hem ısınmak hem de yemek pişirmek için kullandıkları ocağın hemen üstüne sererlermiş ve burada yatarlarmış.
Yandaki fotoğrafta görülen yel değirmenin altına yerleştirilen bir aparat sayesinde değirmen 360 derece döndürülebiliyor. Böylece rüzgar hangi yönden eserse essin, değirmen kullanılabiliyor. Akşam 7'de gemimiz Kiji'den ayrıldı. Yemekten sonra müzisyenlerin veda konseri vardı ve gemimiz nehir üzerindeki son durağı olan Mandrogi'ye doğru yol aldı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder