St.Paul katedrali aslında 5.gün planımızda yer alıyordu. Fakat British Museum'u gezdiğimiz gün erken kalkmıştık ve müze açılmadan önce burayı gezmeye karar verdik. MS 604 tarihinde burada Aziz Petrus'a adanmış bir kilisenin olduğu söyleniyor. Ahşap kilise 675 yılında yanmış, ardından inşa edilen kilise de Vikingler tarafından 962 yılında yıkılmış. 3. Kilise taştan yapılmış, 1087 yılında geçirdiği yangının ardından, Normanlar döneminde, taş duvarlı ahşap çatılı bir kilise olarak genişletilmiş.
1663'te Christopher Wren'den 500 yılı aşkın süredir ayakta duran katedrali tamir etmesi istenmiş. Wren yapının baştan aşağı yenilenmesi gerektiğini savunmuş fakat önerisi reddedilmiş. Katedral büyük Londra yangınında zarar görünce katedral yeniden yapılmış. 1711 yılında tamamlanan katedral, İngiltere'nin bu amaçla inşa edilen ilk Protestan yapısı. Süsleme unsurlarının öne çıktığı devasa kubbesi ile Roma'daki Sen Pietro bazilikasına benzer Avrupa'nın en büyük sallanan çanı (Great Peter), her gün saat 13:00'ü haber veriyor, Great Tom ise saat başı çalıyor ve kraliyetin ya da önemli kilise görevlilerinin vefatını duyuruyor.
Katedralde, ayrıca, St.Paul Cathedral School korosunun konserleri ile de oluyormuş. Her gün saat 17:00 civarında, koroyu da dinleyebileceğiniz ayin çok kalabalık oluyormuş. Katedrale giriş ücretli. Ücrete işitsel rehber de dahil. Rehberli turlar ücretsiz olarak saat başında yapılıyor. Ama bence işitsel rehber oldukça yeterli. Etkileyici batı cephesi, iki devasa kuleyle öne çıkıyor. Kulelerin tepesindeki ananası andıran biçimler barışı ve bolluğu simgeliyormuş. Katedralin kubbesi dünyadaki en büyük kubbelerden biri. Genişliği 111 metre, ağırlığı 65000 tonmuş. Içeride fotoğraf çekmek yasak olduğundan iç kısmı sadece anlatmakla yetineceğim. En üstte yer alan Golden Gallery ile geniş Stone Galeri güzel manzaralara sahip. Kubbe bileziğinde yer alan ünlü fısıltı galerisi ilgi çekici. Duvara karşı fısıldadığınız sözcükler şaşırtıcı biçimde galerinin karşısından duyuluyor. Koroyeri sıraları, koltukları ve kapakları Grinling Gibson'ın eseri. 1695 yılından kalma orgu çalanlar arasında Handel ve Mendelssohn da varmış. Fransız metal ustası Jean Tijou, kuzey koroyeri koridorundaki demir işlemeli kapıların yanı sıra fısıltı galerisinin korkuluğunu ve katedralin diğer metal süslemelerini de tasarlamış. Koroyeri 19.yüzyılda çok renkli mozaik tavanlar ile süslenmiş. 1960'lardan bu yana St. Paul's katedralinde sayıları giderek artan bağımsız sanat eserleri toplanıyormuş. Katedralin asıl işlevlerinden biri de ulusal kutlamalara ve cenazelere ev sahipliği yapmak. 19.yüzyılda Wellington dükünün cenaze töreninde katedrali 13 bin kişi doldurmuş. Wellington'ın mezarı St.Paul katedralindeki mahzen mezarda yer alıyor. Kraliçe Viktoryanın görkemli altmışıncı yıl kutlamaları (Elmas jübile), katedralin basamaklarında yapılmış. Galler prensi ile Lady Diana Spencer, evlilik törenlerini Westminster Abbey yerine burada düzenlemişler. Halk arasında çok sevilen Amiral Nelson, kalabalık bir devlet töreniyle buraya gömülmüş. Katedralin mimarı Sir Christopher Wren'in mezarı obe şapelinde yer alıyor. Mezarının taşına oğlu, şu anlama gelen Latince bir kitabe yazdırmış: Ey okuyucu, burada yatanın anıtını arıyorsan çevrene bir bak. Katedralde çok sayıda Savaş Anıtı bulunuyor. Bunlardan biri de 1915 yılında Gelibolu Savaşı'nda can verenlere adanmış. Churchill Anıtı panosunda Winston Churchill alınıyor. Kentin taş ustaları loncası, Wren'in mezarının yanındaki bir plaka ile hatırlanıyor: "St. Paul katedralinin taşlarını yerleştiren adamları unutma". Manzara ressamı Turner'ın mezarı da obe şapelinde yer alıyor. Yüksek altarın arkasında yer alan Amerika anıtı şapelinde 2.Dünya Savaşı sırasında İngiltere'de hayatını kaybeden Amerikan askerleri alınıyor. Nefte bulunan itfaiyeciler anıtı'nda 1940 yılındaki hava saldırısında katedrali yıkılmaktan koruyanlar anılıyor.
St.Paul katedralinden çıkıp Milenyum köprüsüne doğru yürümek istedik fakat ne yazıkki Londra yağmuru planlarımıza ilk ve son defa engel oldu. Ikinci binyıl kutlamaları sebebiyle yapılan bu çelik asma köprü sadece yaya geçişlerine ayrılmış. Kent merkezinde 2000 yılından sonra inşa edilmiş ilk köprü olan Milenyum köprüsü, Tate Modern ile karşısındaki St.Paul'ü ve City'yi birleştiriyor.