22 Kasım 2015 Pazar

Volga Volga Beyaz Geceler, 1.gün: Moskova

Havalimanından Moskova'nın şehir merkezine doğru giderken aslında herşey çok güzel gidiyordu. Derken bir trafik önümüzde belirdi ve bütün Moskova yolculuğumuz boyunca bizi bırakmadı. Moskova'nın trafiği İstanbul'dan bile berbat. Yollar 8 şerit, örümcek ağı gibi bir metrosu var, buna rağmen dehşet bir trafik var. Yandaki fotoğraf, Moskova'nın yeni, modern yüzün gösteriyor. Sanki yer yokmuş gibi bütün gökdelenleri aynı yere sıkıştırmışlar. Çoğu hala inşaat halinde ve Türk firmaları tarafından inşa ediliyor.
Gorki Parkının yanından geçerek, Moskova'nın tarihi merkezine doğru ilerledik. Rehber Gorky park dediğinde kafamda Scorpions'un "Wind of Change" şarkısı çalmaya başladı (https://m.youtube.com/watch?v=n4RjJKxsamQ). "I follow the Moskva, down to the Gorky Park, listening to the wind of change". Gerçekten Moskova'yı gezdikçe fark ettik ki Sovyet dönemiyle pek bir ilgisi kalmamış. Sokaklarda hep en son model lüks arabalar var. Türkiye'den bile daha kapitalist bir ülke olmuş artık Rusya. Biz oradayken Gorki Parkının içerisinde Sovyet uzay gemisi Buran sergileniyordu. Şimdi öğrendiğim kadarıyla Buran bir gece yarısı operasyonuyla Moskova'daki açık hava sergisi VDNKh'a taşınmış (http://www.themoscowtimes.com/business/article/monument-to-soviet-space-program-put-out-to-pasture-in-moscows-vdnkh/503050.html).
Yolumuzun üzerindeki bir diğer yapı ise Moskova Nehrinde yer alan 98 metre uzunluğundaki Büyük Peter Heykeli. Rus ordusunun kuruluşunun 300.yılını kutlmak için 1997'de Zurab Tsereteli tarafından tasarlanmış. Dünyanın en uzun 8. heykeli. Yaklaşık 1000 ton ağırlığında paslanmaz çelik, bronz ve bakırdan yapılmış. Heykelin aslında Kristof Kolomb'un yolculuğunun 500. yılı anısına yapıldığı söyleniyor. Amerikalı bir alıcı çıkmayınca Büyük Peter Heykeli diye Ruslara satılmış.
Ve sonunda Kızıl Meydan. Kızıl meydanın bir kenarında eski kraliyet kalesi şimdiki Rusya devlet başkanı ikametgahı olan Kremlin'in duvarları, bir kenarında Saint Basilin Katedrali, bir diğer kenarında alışveriş merkezi GUM, son olarak da Devlet Tarih Müzesi yer alıyor. Yandaki fotoğrafta güzel mimarisi ve heybetli görünümüyle Devlet Tarih Müzesi görülüyor.
Meydanın bir köşesinde ise Kazan Katedrali yer alıyor.
Devlet Satış Mağazaları'nın Rusça kısaltması olan GUM, Kremlin duvarlarının hemen karşısında yer alıyor. Çarlık zamanında ticaret merkezi olarak inşa edilen bu yapı Sovyet zamanında Devlet Satış Mağazası olarak hizmet vermiş. Şimdi ise bize çok tanıdık gelen alışveriş merkezlerinden biri olarak çalışıyor.
Binanın iç dizaynı çok güzel. İtalyan mimarisi hemen kendini hissettiriyor.
Alışveriş merkezinin içinde bir de market var. Fakat alışık olduğumuz marketler gibi değil, yandaki fotoğrafta görüldüğü gibi fazlasıyla şık.
Ve tabii ki Moskova deyince hepimizin gözünün önüne gelen Saint Basilin Katedrali. Burası yabancılar tarafından genellikle Kremlin ile karıştırılıyor. Korkunç İvan tarafından yaptırılmış. Soğana benzeyen rengarenk sekiz kubbe, sekiz ayrı zaferi simgeliyor. Bu sekiz kubbe ortadaki dokuzuncu kubbenin etrafında yer alıyor. Kenarda duran onuncu kubbe ise Saint Basil'in mezarı için yapılmış. Rivayete göre kiliseyi inşa eden mimar, bu güzellikte bir yapı daha inşa edememesi için kör edilmiş.
Kremlin sarayı duvarlarının Kızıl Meydana bakan kısmında Lenin'in anıt mezarı var. Anıt mezardaki kırmızı renkli granit komünizmi, siyah labrador ise yası temsil ediyor. Lenin'in naaşı bu anıt mezarda cam bir lahit içerisinde mumyalanmış bir şekilde duruyor. Bu mumya, 18 ayda bir çözülüp yeniden mumyalanıyormuş. Hatta üzerindeki takım elbise bile yeni ve temiz olanıyla değiştiriliyormuş. Anıt mezar fikri Stalin tarafından önerilmiş. 1953 yılında, Stalin'in naaşı da mumyalanarak buraya konulmuş fakat, 1961 yılında, Kremlin Duvarı önüne gömülmüş.
Mozele pazartesi hariç hergün 10:00 - 13:00 saatleri arasında ziyarete açık ve giriş ücretsiz. Biz ne yazıkki içeri giremedik çünkü sabah Ankara'dan yola çıkıp, Kızıl meydana vardığımızda çoktan öğleden sonra olmuştu. Ertesi gün de Kremlin sarayını, Arbat'ı ve Mosova metrosunu gezdik ve Kızıl Meydana dönme fıratımız olmadı. Kremlin Duvar Mezarlığında Stalin'le birlikte pek çok komünist lider ve Sovyet gömülmüş. Mesela kozmonot Yuri Gagarin'in mezarı da burada. Bu mezarlığa ilk defa 1917 tarihinde Ekim devriminde hayatını kaybeden 238 Kızıl Muhafız toplu olarak gömülmüş.
Böylece yoğun ve yorucu da olsa turdaki ve Moskova'daki ilk günü tamamladık. Gemiye ulaşmamız saatlerimizi aldı tabiiki. Yazımın başında da belirttiğim gibi Moskova'nın trafiği berbat. İlk bikaç saat Putin'in geçmesini bekledik. Daha sonra cuma akşamı olduğundan haftasonunu nehir kıyısındaki yazlıklarında geçirmek isteyen Moskovalılarla aynı yollara düştük. Gemiye vardığımızda akşam yemeğimizi yiyip doğru kamaramıza yatmaya gittik.

8 Kasım 2015 Pazar

Rusya: Volga Volga Beyaz Geceler

"Volga Volga Beyaz Geceler" turunu ilk duyduğumda çok ilgimi çekmişti: Moskova'dan Petersburg'a Volga nehri üzerinde seyahat. Oldukça ilgi çekici ve gerçekten de çok güzeldi. Bu nehir turu sayesinde Rusya'ya dair sadece Moskova ve Petersburg'dan fazlasını gördük. Başka bir şekilde buraları görmemiz mümkün değildi. Özet geçmek gerekirse, turumuz Moskova'dan başladı. İki gün Moskova'da gezdikten sonra gemimiz ilk durağımız Ugliç'e doğru hareket etti. Her ne kadar turun adında Volga nehri geçse de Moskova - St. Petersburg arasındaki yolculuğumuz tamamen Volga nehri üzerinde gerçekleşmedi. Moskova'da Volga nehrine ulaşmak için önce Moskova kanalını geçmek gerekiyor. Moskova Kanalı 128 km, Volga nehri ise 3688. Kanal 1932-37 yılları arasında yapılmış ve içerisinde 290 m uzunluğunda 30 m genişliğinde 11 tane kanal var. Biz Ugliç'e ulaşmak için bu kanallardan 7 tanesini geçtik. Moskova - Ugliç arası 263 km. İkinci durağımız Ribinks Su Havzası üzerinden ulaştığımız Yaroslavl. Ribinks su havzası 4500 km2 ve Ugliç - Yaroslavl arası 209 km. Üçüncü durağımız ise Şeksna Nehri üzerindeki Goritsi. Şeksna Nehri 196 km ve Yaroslavl - Goritsi arası 391 km. Dördüncü durağımız bu turda uğradığımız en kuzey nokta olan Kiji. 360 km uzunluğundaki Volga - Baltık kanalını, 1400 km2 alanıyla Beyaz Göl'ü ve 43 km uzunluğundaki Kovja nehrini geçtikten sonra 10000 km2 alanı olan Onega Gölü'ne ulaştık. Kiji, Onega Gölü kenarında bir kasaba. Goritsi - Kiji arası 375 km. Goritsi'den Kiji'ye ulaşmak için 6 tane su kanalı geçmek gerekiyor. Beşinci durağımız 215 kmlik Svir Nehri üzerindeki Mandrogi. Kiji - Mandrogi arası 277 km. Ve son durağımız St-Petersburg. Mandrogi - Petersburg arası 286 km. Mandrogi'den buraya ulaşmak için 18000 km2 alana sahip Ladoga Gölünü ve 74 km uzunluğundaki Neva nehrini geçmek gerekiyor. Yani bu tur sonunda nehir ve göller üzerinde toplam 1802 km yol katettik. Karayoluyla Moskova'dan St.Petersburg'a geçmek isteseydik önümüzde sadece 660 km'lik bir yol olurdu. Turumuzun son iki gününü St. Petersburg'da geçirdik.
Tur boyunca seyahat ettiğimiz nehir gemisinin adı MS Krasin. Yandaki fotoğrafta gördüğünüz ise kardeşi MS Karamzin. Gemi 125 m uzunluğunda, 16.7 m genişliğinde ve 2.76 m derinliğinde. Yaklaşık 240 - 260 kadarlık bir yolcu kapasitesine sahip küçük bir nehir gemisi. Odalarda banyo mevcut. Biraz küçük olduğunu eklemekte fayda var. Geminin içinde 2 tane restoran, geminin ön kısmında ise 1 tane bar mevcut. 200 kişilik bir konferans salonuna sahip. Geminin içinde ayrıca alışveriş yapabileceğiniz iki küçük dükkan ve 25 kişilik küçük bir okuma salonu var.
Rusya vize istemediğinden öyle bir dert yok. Seyahat bitiş tarihinden itibaren 6 ay geçerli pasaport yeterli.
Bu turun en sevdiğim özelliği neredeyse herşeyin tur fiyatı içerisine dahil olmasıydı. Gemideki alkollü/alkolsüz içecekler ve şahsi harcamalar hariç tabiiki. Hangi tur şirketini tercih ettiğimizi söylememe bile gerek yok: ETS tur. Her zamanki gibi çok memnun kaldık. Bu kadar girizgah yeterli sanırım. Bir sonraki yazımda ilk günümüzden (Moskova) anlatmaya başlayacağım.
Son bir ekleme: bu tura çıktığımız iki değil iki buçuk kişiydik. Yandaki fotoğrafta karnımdaki küçük Arda ne kadar belli oluyor bilemiyorum :)