29 Eylül 2013 Pazar

jerez

Endülüs turumuzu 3 gecemizi Sevilla'da geçirecek şekilde ayarlamıştık. Bunun iki gününü Sevilla'yı gezerek geçirecektik. Geriye kalan bir günde ne yapacağımıza karar vermek biraz zor oldu. Önce Cordoba'ya gitmek istedik. Orayı biraz araştırdığımızda meşhur camisinden fazla birşeyi olmadığını düşündük ve rotamızı güneye çevirdik. Jerez ve Cadiz ilgimizi çeken yerledi. İnternette biraz araştırma yapınca günübirlik Jerez ve Cadiz turuna rastladık (http://www.viator.com/tours/Seville/Jerez-and-Cadiz-Day-Trip-from-Seville/d556-2198SP007VB). Tren biletlerinin ve turun içindeki gezilerin fiyatlarını hesapladığımızda, bu turu kendi kendimize yaptığımız taktirde neredeyse aynı paraya geleceğini fark ettik. Biz de Sevilla'da internetten bulduğumuz tur şirketine gidip rezervasyonumuzu yaptırdık.
Tur minibüsü sabah bizi otelimizden aldı ve yaklaşık 10 kişilik bir grupla gezimize başladık. Öncelikle kısa bir Sevilla turu yaptık. Rehberimiz minübüsle önünden geçtiğimiz yerleri teker teker anlattı. Daha sonra yaklaşık 1 saat 15 dakikada Jerez'deki ilk durağımız olan Tio-Pepe'ye ulaştık. Tio Pepe bir bodega. Bodega, şeri üretimi yapılan yere verilen ad. Şeri ise Jerez civarında yetişen beyaz üzümlerden yapılan güçlendirilmiş bir şarap türü. Şeri'nin İspanyolcası "Jerez" dersem, şerinin ana vatanının Jerez olduğunu anlarsınız sanırım.
Şeri, özel bir üretim prosesi olan "solera sistemi" ile üretiliyor. Bu sistemde, bağ bozumunda toplanan üzümler presleniyor ve fermentasyon işleminden geçirilip fıçılara boşaltılıyor. İşin ilginç kısmı işte burdan sonra başlıyor. Solera sistemi üstüste konulmuş fıçılardan oluşuyor. Şişelere konulmak için hazırlanan şeri en alt kattaki fıçının üçte ikisi boşaltılarak elde ediliyor. En alt kattaki fıçılardaki boşalan yer, bir üstündeki fıçının üçte ikisi alınarak dolduruluyor. Her kattaki fıçıda boşalan yer bir üstteki fıçıdan dolduruluyor ta ki en üstteki fıçılara sıra gelene kadar. En üstteki fıçılar yeni yılın mahsülüyle dolduruluyor. Böylece değişik bir yıllandırma prosedürü izlenmiş oluyor.
Jerez ve civarında gezilebilecek bir çok Bodega var. Bunlardan biri bizim de gezdiğimiz Tio Pepe www.visithuelva.com/activities/ activity.asp?Id=543351. Bir diğeri Sandeman: http://www.sandeman.eu/ visitus/jerez/en. Ve son olarak boğa heykelli reklamlarını Jerez'de sıklıkla göreceğiniz Osborne:
http://www.osborne.es/ en/visitanos/. İnternet sayfalarına girerken 18 yaşından büyük olduğunuzu teyit etmeniz gerekiyor. İnternetten gezmek istediğiniz bodeganın tur saatlerini, ücretlerini ve turun neleri kapsadığını öğrenebilirsiniz.
Tio Pepe turumuza Gustav Eiffel'in tasarladığı La Concha mahseni ile başlıyoruz. Bu mahsen, 1862 yılında Kraliçe Isabel II'nin firmayı ziyareti onuruna yaptırılmış. Mahsenin içindeki fıçıların üzerinde Tio Pepe'nin ihracat yaptığı ülkelerin isimleri var. Tio Pepe firmasının bir diğer adı da Gonzalez Byass. Firma bu adı kurucusundan alıyor. "Tio Pepe" ismini ise Gonzalez'in amcası ve akıl hocası olan Jose Angel de la Pena'dan. Gonzalez, firmayı 23 yaşında kurmuş ve 1844 yılında İngiltere'ye ihracat yapmaya başlamış.
Turumuzun bir başka ilginç durağı ise şeri içen fare köşesi :)) İşçilerden biri bir gün bir tarla faresinin şeri içtiğini fark etmiş ve bu çok hoşuna gitmiş. Yere bir adet bardak ve küçük bir merdiven koyup beklemeye başlamış. Fareler merdiveni tırmanıp şerinin tadını çıkartmışlar. Bu da işçilerin arasında bir ritüele dönüşmüş. Biz de yere konulan bardağı ve küçük merdiveni gördük ama fare görme şansına erişemedik maalesef. You tube'da "wine drinking mouse" diye aratırsanız bir sürü videoyla karşılaşabilirsiniz...
Turumuzu Tio Pepe'nin çeşitli şerilerini tadarak tamamlıyoruz. Çıkışta fabrikanın mağazasına uğrayıp eve de şeri götürmeyi ihmal etmiyoruz tabii ki. Yaklaşık 1 saat 15 dakika süren "Tio Pepe" turumuzdan sonra ikinci durağımıza gitmek üzere tur otobüsümüze doğru ilerliyoruz.
İkinci durağımız, Jerez'deki Endülüs Binicilik Okulu. Bu okulda "Endülüs Atları Nasıl Dans Eder" başlıklı bir gösteri düzenleniyor. Atların gösterisi gerçekten görülmeye değer. Ne yazıkki fotoğraf ve video çekmeye izin vermiyorlar ve bu konuda çok katılar. Ancak gösterinin sonunda atlar ve biniciler selam verirken fotoğraf çekebiliyorsunuz. Bizim gibi turla gitmediyseniz, www.realescuela.org/ ing/home.htm adresinden gösterinin zamanlarını ve ücretini öğrenebilirsiniz.
Bizse üçüncü durağımız olan El Puerto de Santa Maria'ya doğru yola çıkıyoruz...


15 Eylül 2013 Pazar

Seville - Plaza de Espana

1928 yılında inşa edilen Plaza de Espana, Maria Luisa parkının içerisinde yer alıyor. Yapı, Anibal Gonzales tarafından yarım daire şeklinde tasarlanmış. Önünde yine yarım daire şeklinde bir havuz uzanıyor. Turistler bu havuzda kayığa biniyorlar. Plaza de Espana ve içinde bulunduğu Maria Luisa parkının çevresinde faytona binenler de var. Bu görüntü bir film setini andırıyor. Zaten bu mekan birçok filme de ev sahipliği yapmış. 1962 yapımı Lawrence of Arabia bunlardan biri. Ayrıca, Star Wars I ve II'de, Naboo gezegenindeki Theed şehrinin dış mekanı olarak kullanılmış.
Plaza de Espana'nın alt kısmındaki duvarlar İspanyol şehirlerinin isim ve resimleriyle süslü. Ben fotoğraf çektirmek için Alicante'yi seçtim. Şehirler isim sırasına göre birbirini izliyor.
Bu büyük yapı sırf süs olsun diye yapılmış sanmayın. Devletin bazı birimleri Plaza de Espana'nın içinde hizmet veriyor.

7 Eylül 2013 Cumartesi

Sevilla - Alcabaza



Alcabaza, Zalim Pedro döneminde Mağribi zanaatkarlar tarafından inşa edilmiş. Saray, Mağribi kalesinden parçaları içeriyor ve Hristiyan ile Mağribi desenlerini birarada barındırıyor. Alcabaza, 1987 yılında Unesco Dünya Mirası listesine girmiş.
Saray, çeşitli bölümlerden oluşuyor. "Elçiler Salonu"nun tavanındeki işçilik gerçekten görülmeye değer. Alcazar'ın üst katları hala kraliyet ailesinin Sevilla'daki resmi konutu olarak kullanılıyor.
Sarayın bölümlerinden biri olan "Kızlar Avlusu", adını Mağribilerin her yıl İber yarımadasındaki Hristiyan krallara verdikleri 100 bakire efsanesinden alıyormuş.
Alt kattaki ana avlunun merkezinde büyük dikdörtgen bir havuz var. Bu avlu, Ridley Scott'un yönetmenliğini yaptığı "Cennetin Krallığı" filminde kullanılmış.
Üst kat, V.Charles tarafından eklenmiş ve İtalyan rönesansı stilinde tasarlanmış.
"Casa de Contratacion", 1503 yılında katolik monarşisi tarafından "Yeni Dünya" kolonilerinin yönetildiği bina olarak saraya eklenmiş.
Bu binanın içersinde Columbus'un Kral Ferdinand ve Kraliçe Isabel ile ikinci yolcuğu sonrası görüştüğü şapel bulunuyor.
Sarayın bir başka bölümünde, yağmur sularıyla doldurulan "Lady Maria de Padilla Hamamı" var.










Alcabaza'nın kocaman bir bahçesi var. O kadar büyük ki içinde kaybolabilirsiniz.
Bahçenin içersinde çeşitli hayvanlar rahatça dolaşıyor. Uzaktan bir tavuskuşunun fotoğrafını çekmek istedim. Hayvan önce poz verdi, sonra üzerime doğru yaklaşmaya başladı. O kadar yaklaştı ki ben korkup geri çekilmek zorunda kaldım.